Hayatının en iyi yatırımlarını yap

2 €'dan başlayarak güvence altına alın
Analyse
Profil
🇱🇸

Lesotho Dış Borç

Hisse Senedi Fiyatı

18,194 Milyar LSL
Değişim +/-
+2,847 Milyar LSL
Yüzde Değişim
+16,98 %

Lesotho'deki Dış Borç'un mevcut değeri 18,194 Milyar LSL'dir. Lesotho'deki Dış Borç, 01.03.2023 tarihinde 15,347 Milyar LSL iken 01.06.2023 tarihinde 18,194 Milyar LSL'ye yükseldi. 01.06.1991 ile 01.09.2023 arasında, Lesotho'deki ortalama GSYİH 6,55 Milyar LSL idi. Tüm zamanların en yüksek seviyesi 01.06.2023 tarihinde 18,19 Milyar LSL ile ulaşırken, en düşük değer 01.06.1991 tarihinde 0 LSL olarak kaydedildi.

Kaynak: Central Bank of Lesotho

Dış Borç

  • 3 Yıl

  • 5 Yıl

  • 10 Yıl

  • 25 Yıl

  • Max

Yurtdışı Borçlanma

Dış Borç Tarihçe

TarihDeğer
01.06.202318,194 Milyar LSL
01.03.202315,347 Milyar LSL
01.12.202216,149 Milyar LSL
01.09.202216,215 Milyar LSL
01.06.202215,32 Milyar LSL
01.03.202214,189 Milyar LSL
01.12.202114,859 Milyar LSL
01.09.202114,3 Milyar LSL
01.06.202113,524 Milyar LSL
01.03.202113,665 Milyar LSL
1
2
3
4
5
...
13

Dış Borç ile Benzer Makro Göstergeleri

AdıGüncelÖncekiFrekans
🇱🇸
Cari Hesap
-88,91 Milyon. LSL-1,496 Milyar LSLÇeyrek
🇱🇸
Cari Hesap GSYİH'ya
-6,7 % of GDP-3,8 % of GDPYıllık
🇱🇸
İhracatlar
3,949 Milyar LSL3,556 Milyar LSLÇeyrek
🇱🇸
İthalatlar
7,278 Milyar LSL7,322 Milyar LSLÇeyrek
🇱🇸
Terörizm Endeksi
0 Points0 PointsYıllık
🇱🇸
Ticaret Dengesi
-3,329 Milyar LSL-3,766 Milyar LSLÇeyrek

Dış Borç nedir?

Dış Borç: Türkiye Ekonomisinin Makroekonomik Dinamikleri Üzerindeki Etkisi Dış borç, bir ülkenin yabancı kredi verenlerden aldığı borçları ve bunların geri ödeme yükümlülüklerini ifade eder. Bu kavram, küreselleşmiş ekonomik sistemde büyük önem taşır ve Türkiye'nin makroekonomik dinamiklerini anlamak için hayati bir bileşendir. Eulerpool olarak, dış borcun Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerini anlamanızı ve buna göre stratejik kararlar almanızı kolaylaştırmak amacıyla bu kritik bilgileri sunuyoruz. Dış borcun tanımı ve kapsamı, mikro ekonomik analizlerle karıştırılmaması gereken bir konudur. Dış borç, genel olarak kamu sektörü ve özel sektör tarafından alınan dış kredilerin toplamını ifade eder. Kamu sektörü borçları genellikle uluslararası finans kuruluşlarından, yabancı devletlerden veya uluslararası tahvil piyasalarından alınır. Özel sektör borçları ise genellikle özel bankalar ve uluslararası yatırımcılar tarafından sağlanır. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin dış borçlanmaya yönelmesinin çeşitli sebepleri bulunmaktadır. Bu sebepler arasında, sermaye açığının doldurulması, altyapı yatırımlarının finansmanı, cari açıkların kapatılması ve ekonomik büyümenin sürdürülebilmesi için gerekli olan kaynakların sağlanması yer alır. Ancak, dış borçlanmanın artırılması, doğru yönetilmediği takdirde çeşitli ekonomik riskler doğurabilir. Örneğin, yüksek dış borç, ülkenin döviz rezervlerini olumsuz etkileyebilir ve döviz kuru üzerinde baskı oluşturarak yerel para biriminin değer kaybetmesine yol açabilir. Dış borcun geri ödeme yükümlülüklerinin artması, kamu maliyesi üzerinde bir yük oluşturabilir ve bütçe dengelerini bozabilir. Aynı zamanda, özel sektörün yüksek borçluluk seviyesi, finansal istikrarı tehdit edebilir ve bankacılık sistemi üzerinde riskler yaratabilir. Türkiye ekonomisinde dış borcun tarihi sürecine baktığımızda, 1980'li yıllar itibariyle yoğun bir dış borçlanma sürecinin başladığını görebiliriz. Bu süreç, 2001 ekonomik krizi ve 2008 küresel finansal kriz gibi dönüm noktalarında belirgin şekilde artış göstermiştir. Son yıllarda ise, özellikle 2018’de yaşanan döviz krizinin ardından, dış borcun sürdürülebilirliği ve yönetimi konusunda daha temkinli bir yaklaşım benimsenmiştir. Dış borcun Türkiye ekonomisine etkilerini daha detaylı incelerken, birkaç ana başlık öne çıkmaktadır. İlk olarak, dış borcun GSYİH'ya oranı (Dış Borç/GDP oranı) önemli bir göstergedir. Bu oran, borcun ekonominin büyüme kapasitesine oranla ne kadar büyük olduğunu gösterir. Türkiye’de bu oran, son yıllarda artış eğiliminde olup risk unsuru olarak değerlendirilmektedir. Bir diğer önemli gösterge, dış borcun vadesine göre dağılımıdır. Kısa vadeli borçların yüksek olması, likidite riskini artırır ve ülkenin dış şoklara karşı kırılganlığını yükseltir. Türkiye’de kısa vadeli borçların toplam borç içindeki payı dikkate alındığında, bu durumun hem kamu sektörü hem de özel sektör açısından dikkatle yönetilmesi gereken bir alan olduğu görülmektedir. Dış borcun faiz oranları ve geri ödeme koşulları da borç sürdürülebilirliği açısından kritik rol oynar. Yüksek faiz oranları ve sıkı geri ödeme şartları, borç yönetimini zorlaştırır ve ülke ekonomisinin üzerindeki baskıyı artırır. Türkiye’nin dış borcunun büyük bir kısmı döviz cinsinden olup, döviz kurlarındaki dalgalanmalar borcun maliyetini etkileyen önemli bir faktördür. Makroekonomik veriler ışığında dış borcun Türkiye ekonomisine etkilerini analiz ederken, döviz cinsinden borcun yüksek olması nedeniyle döviz kuru politikalarının önemi de vurgulanmalıdır. Döviz kurlarındaki ani değişimler, borcun geri ödenebilirliğini sıkıntıya sokabilir ve ekonomik istikrarı tehdit edebilir. Döviz kuru dalgalanmaları aynı zamanda enflasyon üzerinde de baskı oluşturarak iç piyasalarda fiyat istikrarını zorlaştırabilir. Dış borcun yönetimi konusunda Türkiye’nin aldığı tedbirler ve politikalar da önemlidir. Özellikle, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yapılan borç yönetimi stratejileri, dış borcun sürdürülebilirliği ve yönetilebilirliği açısından kritik rol oynamaktadır. Bu stratejiler arasında borcun yeniden yapılandırılması, uzun vadeli borçlanma hedefleri, faiz oranlarının yönetimi ve döviz rezervlerinin artırılması gibi önlemler bulunmaktadır. Sonuç olarak, dış borç, Türkiye ekonomisinin makroekonomik dinamikleri üzerinde büyük bir etkiye sahip olan karmaşık bir konudur. Eulerpool olarak, dış borç verilerini analiz ederek, Türkiye ekonomisinin mevcut durumunu ve gelecekte karşılaşabileceği riskleri daha iyi anlamanızı sağlamayı amaçlıyoruz. Dış borcun doğru yönetilmesi, ekonomik büyümeyi desteklerken, mali istikrarın korunmasına da katkıda bulunacaktır. Bu nedenle, dış borcun sürdürülebilirliği ve yönetimi konularında atılacak her adım, Türkiye'nin ekonomik geleceği için büyük önem taşımaktadır.